25 Ocak 2012 Çarşamba

Hikem-i Ataiyye 8

‎55. Tamah tohumu ekmedikçe zillet dalları uzamaz.
Açıklama: Tamah; başkalarının... elinde olan şeylere heveslenmek, onlara istekli olmak ve göz dikmektir. Sebebi ise onlarda bir fayda olduğunu vehmetmektir.
İnsan, başkalarının kendisine bir faydası veya zararı olabileceğini vehmetmesi sebebiyle onlara tezellül eder (Yani onlara boyun eğer, kendini küçültür). Oysa fayda veya zarar ancak Allah’tandır (c.c). İnsanları görüp, onlara itibar eden zelil ve hakir düşer.
Mevlâ’nın himayesine ve şühûduna erebilmek için O’ndan başkasından soyutlanmak gerekir. Duhâ süresindeki,

“Rabbin seni yetim (tek başına, yalnız, kimsesiz) buldu da himaye etmedi mi?” (Duna 93/6) âyet-i kerîmesinde de buna işaret vardır.
İbrahim (a.s),
“Ben batıp giden şeyleri sevmiyorum” demişti (Enam 6/76). Allah’ın dışındaki her şey yok hükmündedir.
Ateşe atılacağında Cebrail (a.s) ona gelerek,
– Benden bir isteğin var mı, diye sorunca,
– Senden yok, dedi. Cebrail,
– Allah’tan var mı, ileteyim, deyince,
– O’nun benim halimi bilmesi yeterli, söylememe gerek yok, diye cevap verdi.
Burada İbrahim (a.s) Allah’ı (c.c) kendisine Cebrail’den (a.s) ve istemekten daha yakın gördü. Mancınık ile ateşe atıldığında ise Allah’ın lütfü ona yetişti.
ibrahim (a.s) Allah’tan başka kendisini meşgul eden her :( .oyi düşman gördü ve bütün himmetini Allah’a sarfetti.
“Rabbü’l-âlemin hariç hepsi benim düşmanımdır” (Şuarâ 26/77).
O halde bizler de Hz. İbrahim gibi olmalı, Allah’tan (c.c) başkasına sırtımızı dayamamalıyız.
Hz. Ali (r.a) Basra’da bir camiye girdi. Orada insanlara vaaz eden vaizler gördü. Hepsinin yanlışlarını bulup, düzeltti. Sonra Hasan-ı Basrî’yi gördü. Onda bir rüşd ve hidayet siması gördü ve ona,
“Sana bir şey soracağım. Eğer bilirsen seni bırakacağım” dedi ve şöyle sordu:
“Dinin binası nedir?” “Verâ (takva)”.
“Dinin fesadı (bozulması) nedir?” “Tamah” dedi. Hz. Ali,
“Otur ve sohbetine devam et. İnsanlara senin gibilerin sohbet etmesi gerekir” dedi.

‎56. Hiçbir şey seni vehim gibi sevkedemez.
Açıklama: İnsanların elinde bir fayd...a olacağına vehmeden kişi o faydaya tamahkâr olur. Bir zarar olacağını zanneden ise o zararı menetmek için uğraşır. Ya tezellül gösterir, ya yağcılık yapar ya da korkar. Demek ki insanı Allah’tan (c.c) başkasına güvenmeye ve yönelmeye sevkeden en büyük sebep vehimdir.

Vehim avam ve havassı Allah’tan (c.c) perdeler. Ehas-sü’l-havassı (yani kemale ermiş evliyaları) ise hiçbir şey Allah’tan perdelemez.
Vehim avamı mahlûkata bağlatarak, gidişini engeller. Havassı ise eser ve nurlara bağlatarak o şeylerde kâni kılar. Kanaat ise mahrumiyettir. Nurlara ve makamlara bağlanan daha ilerisine varamaz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder